26 Ağustos 2011 Cuma

Evin hizmetçisi

Saçım fönlü, tırnaklarım ojeli, düzgün giyinmüş bir şekilde temizlik yaparken etrafa neşe saçıyorum, mutlu hissediyorum, yorgunluk da duymuyorum ama saç baş dağınık, eşofmanlı, kendinden geçmiş bir şekilde temizlik yapıyorsam kendimi evin kullanılan hizmetçisi gibi hissediyorum ve akşam kocam eve gelince homur homur konuşuyorum.

Öküzün eskisi

Tam seninle ilgili fikirlerim yeni yeni değişiyorken, tam eski mutlu günlerimize dönebileceğimize inanmaya başlamışken, tam gözüme eskisinden daha sevimli görünüyorken, tam da o romantik yemeğin ortasındayken bana "Eee kasabanıncadısı, söyle bakalım benden sonra kaç sevgilin oldu?" dersen, "Saymadım, sonra bereketi kaçıyor" dememe bozulmayacaksın neden eski olduğunu hatırladığım sevgili.

Doğruya doğru

Kocama, ''Eğlenilecek ve evlenilecek kız var da,eğlenilecek ve evlenilecek erkek nasıl oluyor?'' diye sorduğumda verdiği cevapla hem eğlenceli hem de evlenilesi adamı bulduğumdan emin oldum: ''Eğlenilecek adamın parası yenir, evlenilecek adamın parası biriktirilir.''

Gece nöbeti

Gece nöbetinde olan kocama, gelemeyeceğinden emin olduğum için ve birazda aklı bende kalsın diyerekten gece telefon açıp; "Aşkım şu an çocuklar uyudu, bende banyo yaptım, seksi geceliğimi giydim, hadi gelsene yarım saatliğine..." dedim. Kısa bir sessizlikten sonra; "20 dakikaya oradayım, sakın uyuma!" dedi ve kapattı telefonu. Geceliği seçmekte zorlandım, aceleyle duş alırken başımı duşakabine çarptım önemli değil de, bu adam o saatte ne deyip izin aldı onu merak ediyorum, telaştan soramadım da...

Ergen ama yirmibeşinde

Hayvanlara özel ürünlerin satıldığı bir dükkanda, eski sevgilimle karşılaştım. İlk başlarda çok yakın arkadaştık daha sonra sevgili olmuş ve yürütemeyeceğimizi anlayınca sarılarak dostça ayrılmıştık. Köpeğini severken boynundaki köpek tasmasında kendi adımı görünce ufak çaplı bir şok geçirdim. Ama esas şok elindeki pire tasmasını tezgahtaki bayana sallayıp "Onu çok seviyorum ama bu onun uyuz olduğu gerçeğini değiştirmiyor" deyip ve köpeğini de peşinden sürükleyerek çıkmasıydı dükkandan. Ayrılırken birebir aynı cümleyi bana söylemişti. O an peşinden koştum ama yetişemedim. Şimdi buradan sormak istiyorum: Hani kin gütmek yoktu laaan, hani?!?


İntikam yemeği

Beni yakından tanımak isteyen kişiyi, sahilde tesadüfen elele yürüdüğü kız yanındayken gördüğümde, önce arayıp nerede olduğunu sordum, evde olduğunu söylediğinde yanlarına gidip ateş istedim. Kıza dönüp "Ne kadar birbirinize yakışıyorsunuz, X seni de mı yakından tanımak istiyor?" deyip yanlarından ayrıldım. Pişmanlık mı? İntikam soğuk yenen bir yemekmiş...

Dünyada adalet yok

Sevdiğim adam evli, evlenmek istediğim adam yakın akrabam, yeni ayrıldığım sevgilim dolandırıcı, unutamadığım aşkım uyuşturucu bağımlısı... Ve istenmeyip terkedilen hep ben oluyorum! Adaletin bu mu dünya?

25 Ağustos 2011 Perşembe

Hayalindeki kadın neymiş

Seda Sayan gibi dobra, Arzum Onan gibi naif, Pınar Altuğ gibi seksi, Beren Saat gibi kırılgan, Nebahat Çehre gibi olgun, Tuba Büyüküstün gibi masum bir kadın hayali varmış adamımın. Bana sordu, ''Ben lafı hiç uzatmayacağım, Abramovich gibi ol yeter.'' dedim, bozuldu. Kısa kestim lafı sadece, ne oldu ki?

Aşk karşılıklı olmadan asla

Büyük bir beğeniyle oluşmuş seksten sonra aşk beklemek saçmalıkmış. Hele ki bu paylaşımda bulunduğun insan üzerine hayaller kurmak büyük bir gaflete düşmekmiş. Böylelikle, kadınların hayatlarının neden erkeklerinki gibi seks çöplüğüne dönmediğini anlamış bulunmaktayım.

Öküz adam

Sevgili adayım muhabbet sırasında "Çok otçulum ben" diyor. 1-2 saat sonra yolda yürürken, ağaçtan kopardığım yaprağı uzatarak" Otçulsun ya hani, al ye, hahehah" deme gafletinde bulunuyorum. Asıl öküzlük kendisinden geliyor. "Seni yesem olmaz mı? Sen de otsun"diyor. Şaşkın şaşkın bakarken kurtarıcı cümlesi dökülüyor dudaklarından "Çiçek de ot sayılır, sen benim çiçeğimsin." Sanırsam bu adam cidden öküz!

Aşk budur işte

Romantizm; sevgilinizin 3 saat önce yatmış olmasına rağmen gece gök gürültüsü ile uyanıp size "Gök gürültüsünden korkarsan yanına geleyim" diye mesaj atmasıymış. Odunluk ise daha bu mesajın üzerinden 1 dakika geçmeden tekrar mesaj atıp "Ehehe uyudum ben geri." demesiymiş. Aşk ise, bu adamı her haliyle sevmek ve kabul etmekmiş.

Çok mu hassas

Tatildeyim, saat başı arıyor. "Yandığımı farketmemişim, bacaklarım haşlanmış." diyorum. " İnsan dikkat eder, öyle tedbirsiz davranır mı? Yüksek korumalı güneş yağı kullansaydın, git ilaç al çabuk düzelsin bari. Gitti güzelim bacaklar." diyor. Son cümleye kadar ne kadarda ümitliydim hassas biri olduğu konusunda.

En dibe indim:)

Neymiş efendim, tam da evlenilecek kızmışım. Her yönden ona çok uygunmuşum ama kendisi 32 yaşından önce evlenmeyecekmiş ve ayrıca ileride bana sadık(!) kalmasını sağlayacak kadar şey yaşamamış daha. Bu nedenlerle ben onu evimde edebimle(!) beklemeliymişim. Zamanı gelince evlenecekmişiz. Hatta bu arada çeyiz hazırlarsam iyi olurmuş, vakit geçer, sıkılmazmışım!. Ben sadece sustum. Lütfen sizler de ayıplamayın onu zira kendisi peri padişahının tek oğlu!

Sigorta yaptırdım

Evi sigortalatalım dediğimde gereksiz olduğunun altını örneklerle çizdin ve ben de itiraz etmedim. Ama dün akşam anladın ki; yangın dediğin şey bir anda çıkabilir, ben ciyak ciyak bağırabilir, sen sesi duyup irkilip üstünde oturduğun sandalyenden düşebilir ve kafanı yarabilirmişsin. İşte hayat bu denli ders çıkartılabilir, ne oldum değil ne oldum diyeceğin bir alanmış sevgilim. Hadi sana geçmişler olsun.

Bilimsel açıklamalar


Bir arkadaşının son derece feminist duygularla; kadınların iliğinden sperm üretildiğini ve artık erkeklere ihtiyaç kalmadığını paylaşması üzerine, "Sperm kadınların iliğine kadar işlemiş mi ya?" yorumunu yapan bir kozalağa sahibim.


23 Ağustos 2011 Salı

Sosyalleşmek nasıl olur?

Aşk hayatı oldukça hızlı(!) geçen bir kız arkadaşımla kafede oturuyoruz. Ona atlattığım son derece kötü ve korkunç ilişkiden biraz söz ettikten sonra kendimi toplayabilmek için resim kursuna yazıldığımı, haftada en az 4 gün yüzme havuzuna gittiğimi ve sosyalleşme adına felsefe atölyesindeki derslere girmeye başladığımı söyledim. "Peki sen neler yapıyorsun sosyalleşme adına?" diye sordum. Cevap: "Seks yapıyorum!"

Tam sırası

Yaklaşık 1 senedir hayatımda yer edinmeyi becerememiş, mıymıntı sevgilime orak seks yaparken, tam boşalmaya yaklaştığını hissettiğim noktada "Yarın biriyle görüşeceğim, hoşlanırsam onunla devam edeceğim." dedim. Yüzündeki ifade görülmeye değerdi. Bütün "ıssız adam" şımarıklarına kapak olsun, bundan daha güzel bir intikam düşünemiyorum.

Aptal olmayalım

 İlk o benim elimi tuttu, ilk o öptü, ilk o sevişmek istedi, ilk o ailemle tanışmak istedi, ilk o yüzük taktı, ilk o evlenmek istedi... Ben onunla evlendim, ben onun şehrine taşındım, ben onun evine yerleştim, ben onun arkadaşlarıyla tanıştım, ben onun işinde ücretsiz calıştım, ben onun ev işlerini gördüm, ben alışverişlerini yaptım, ben seks istedim, ben depresyona girdim, ben sorunlarımızı herkesten gizledim, ben psikoloğa gittim, ben parasız kaldım, ben hakaretlere uğradım, ben dövüldüm... E tabi bu kadar aptalsa dayağı hakeder insan, hakettim ben, iki master derecemle hakettim hem de!

Nankör aşık!

Onu 120 kiloyken tanıdım, aşık oldum, kocamdan sonra en büyük fedakarlıkları yaptığım insandı. O, beni onca kiloma rağmen sevdi, beğendi hatta aşık oldu, benim için kendinden beklenmeyecek kadar çok fedakarlık yaptı ama yürümedi ve bitti. Uzun zaman geçti üzerinden, şimdi tekrar benimle olmak için çaba gösteriyor ama ben görüşmediğimiz zaman içinde aldığı onca kiloyu, kocaman göbeğini görmezlikten gelemiyorum. Nankörlük bu olsa gerek!

Dul olmak ucuzluk mu?

Bu yılbaşı çalıştığım işyerinde ve çevremde bulunan evli ve bekar erkeklerden bir sürü hediye aldım. Boşandığımın senesi dolmadan gelen bu hediye yağmurundan çok mutlu olmama rağmen, hepsinin birbirine benzemesi ayrıca çok düşündürdü. Zira gelen hediyerin tamamı kırmızı olup en ucuzundan en pahallısına g-string ve çeşitli iççamaşırlarıydı. Bundan çıkarabildiğim tek sonuç, dul olmak ucuz ve basit kadın olmakmış. Çevremdeki erkekler için sadece seks objesi olmam demekmiş. Bütün yılbaşı gecesini bu düşüncelerle kahrolup üzüntüyle geçirdim.

Annem benim

Daha 17 yaşındayken evli bir adamla beraber olup evlenmeden önce kızlık zarı diktiren, boşandıktan sonra "Mesaiye kalacağım, arkadaşımda kalacağım" diye bahaneler uydurup bir akşam yemeği, boğazda bir tur için otel odalarında sabahlayan, babamla evlendikten sonra onun kadar iyi bir insana hayatı zindan eden, o öldükten 1 ay sonra babamın en yakın arkadaşının imam nikahlı 3. karısı olan, o adamdan ayrılıp sadece menfaati için iğrenç iğrenç adamlarla beraber olan, hatta daha geçen sene sanal seks yaparken yakaladığım, ve bunlara rağmen çocuklarına ve tüm ailesine kendini bambaşka lanse eden annem, bugün, şeref yoksunu bir gencin iftirası yüzünden beni muayeneye götürme teklifinde bulundu. Bütün bu bildiklerimden haberdar olmasını canı yürekten isterdim ama o benim annem işte...

İntikam tatlıdır

Çok kıskanç olduğum için bir ilişki yaşayamayacağımızı belirtti. Bozuldum. Geçen zamanda onu özlediğimi söyledim, ilgilenmedi, mesajlarıma yanıt vermedi. Mesaj attım: "Psikiyatriste gittim, bana güzel tavsiyelerde bulundu. Kıskançlık duygumu engellemem için grup seks tavsiye etti ben de denedim, iyi geliyor." dedim. Hala arıyor, açmıyorum. Oh olsun!

Üzülmek istemiyorum

İstesem bütün şifrelerini, hangi sitelere girdiğini dakika dakika kontrol edecek bir yolum var. Ama bırak şifresini kırmayı, şifresini kendi girdiği, açık bıraktığı siteleri bir an önce kapatıyorum. Neden mi? Neler karıştırdığını anlarsam, bir şeyler yakalarsam çok üzüleceğim biliyorum. En iyisi hiç bilmemek....


Erkeğin egosu

Evliliğimiz boyunca tarafımdan bol bol pohpohlanan, kendisinden 1 tane bile güzel bir kelime duymadığım, dünyanın en suratsız erkeği, hayatıma kattığı hiçbir şey olmamasının üstüne "Sen benim üzerimden egonu tatmin ediyorsun" diyorsa; o erkeğin egosu g.tüne kaçmıştır. Ben çıkaramam onu...


22 Ağustos 2011 Pazartesi

Allah belanı versin

İşyerindeyim. Görmüş, geçirmiş; ortayaşın üstünde olan temizlikten sorumlu ablayla erkekler üzerine derin bir muhabbete giriyoruz mutfakta. Abla bana erkeklerin tek derdinin; kocalarından ayrılmış kadınları cinsel olarak kullanmak olduğunu anlatmaya çalışıyor. ''Ama ben bu şekilde bir davranışa hiç maruz kalmadım.'' diye itiraz ediyorum. ''Sen farkında değilsindir, satıraralarını iyi okumak lazım, aslında masum bir ''Merhaba '' diyen erkeğin bile vermek istediği mesaj seninle yatmak istiyorumdur, seni deniyordur.'' diye açıklıyor bilge ablamız. O sırada yıllardır tanıdığım, işyerinin saf çocuğu Tarık giriyor içeri çay almak için. Bana doğru dönüp '' Merhaba'' diyor gülümseyerek. Aldığım öğütlerden midir bilinmez, doğrudan psikopata bağlanıyorum ve karşılık veriyorum. ''Allah belanı versin Tarıkkk..!!''


İftarda şok!

Aile büyükleriyle iftar sofrasında huşu içinde otururken, televizyonda Cübbeli Ahmet Hoca'nın iftar programını görüp; "Çok komik adam bu!" deyip sesini açan bendim. Ama hoca efendinin; oruçluyken cinsel ilişkiye girip, boşalmadıkları için, orucun bozulmadığını sanan çiftin hikayesi bütün çıplaklığıyla(!) anlatacağını nerden bilebilirdim ki? Ben kikirdememek için dudaklarımı ısırırken; utancından mosmor oldu zavallı aile efradı yahu!


Bir umuttur işte

Adama oturdum 12 sayfa mektupla ilan-ı aşk ettim. Akşam evin önünde çiçekle bekler, bir yemeğe gideriz diye hayal ederken; en kibar hali ile yine maille redd-i aşk cevabı verdi! E buraya kadar tamam diyelim de, ben daha ne demeye suratımdaki muzur gülüş; zafer kazanmış komutan edası ile 5 gündür apartman çevresindeki çalı, çırpı, ağaç ne varsa arkalarına kadar bakarak gidiyorum ki evime?


Nasıl kıyas edeyim?

Eski kocam elimi sıcak sudan soğuk suya sokturmaz hatta eve benden önce geldiğinden sofranın hazırlanması ve yemeğin yapılması gibi detayları da hallederdi. Üstelik süper yemek yapardı. Ben ise eve gelir duşumu alır, yemeğimi yer, televizyonumu izler ve canım istediğinde uyurdum. Birçok kadına göre süper denecek bu durum bir süre sonra beni sıkmıştı. Otel gibi geliyordu evim olması gereken yer. "Rahat battı" dedi birçok kişi boşandığımı duyduğunda.
Şimdi ise bunların neredeyse hiçbirini yapmayan bir adamı seviyorum. Yemeği ben hazırlamak, sofrayı ben kurmak ve kaldırmak zorundayım. Çamaşırı yıkamak, asmak ve toplamak zorundayım. İyi yapamadığım halde kastırıp en iyi ütüyü yapmak zorundayım. Ama şu var ki mutluyum. Her gün onlarca kez sevildiğimi duyuyorum ve bir kadın olduğumu hissediyorum. Sanırım istediğim tek şey olmam gerekenin hissettirilmesiymiş.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler!

"Ben, benimle aynı siyasi görüşü paylaşmayan birinin çocuklarımı büyütmesini istemem, böyle kişileri karşımda dahi görmek istemem" deyince benim kırılmam normal değilmiş. Çünkü benim siyasi görüşümü değiştirecekmiş. Sevinsem mi üzülsem mi, kızsam mı, teşekkür mü etsem bilemedim be sana düşünceli sevgilim.


Geçtiğim her yeri yakarım

Lise sondayken telefona dalıp ocaktaki yağın yanarak alev almasına ve de mutfağın yanmasına sebebiyet veren, yangının büyüklüğüne rağmen bunu fark edemeyen, balkona çıkıp çevreyi kesen ve çevreden geçenlerin el kol hareketlerine "Lan, sapıklar da amma çoğaldı." deyip gülen, sonunda alevlerin balkona sıçramasıyla durumu fark eden ve bütün bunları kardeşinin üzerine atan kafadan sakat benim.
Çığlıklarımıza koşup gelen, yangını söndürmek için tüpün hortumunu kesmeye kalkan kafadan sakat da eski kapıcımız. "Amca onu kesersen tüp patlar!"diyen 9 yaşındaki kardeşimse apartmanı havaya uçmaktan kurtaran fakat "Yangını o çıkardı!" diye suçlanan zavallıdır... Anne ve babama duyurulur.